resim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
resim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Şubat 2013 Perşembe


Kitap

Ewan 22 yaşına o sene basmıştı, kendinden emin çok zeki ve çok çekici bir genç adam olmanın asaletini taşıyordu.

10 gün sonra Kore'deki bir savaşa katılmak üzere İngiltere'den ayrılacaktı, hiçbir şeyden korkmuyordu ama duygusallığı nedeniyle, ülkesinden ayrılma fikri zor geliyordu ona. Ağır adımlarla büyük kütüphaneden içeriye girdi, bir kitap alıp oturdu ve okumaya koyuldu. Gerçekten de çok güzel temalara değinmiş etkileyici bir kitaptı elindeki,ama daha da güzel olanı kitabı daha önce başkasının da okumuş ve bazı yerlere notlar almış olmasıydı.

Okuyanın notlar aldığı bölümler Ewan'i da derinden etkiliyor, notları okudukça sarsılıyordu. Kim olabilirdi bu? Hemen kütüphane memuresine gitti ve daha önce kitabı okuyan kişinin kim Olduğunu öğrendi. Holly adında bir kadındı, adresini aldı ve eve varır varmaz bir mektup yazdı: "Büyük Kütüphanede bir kitap okudum. Eklediğiniz notlar karşısında hayranlık duyduğumu belirtmeliyim.

10 gün sonra Kore'ye gidiyorum,sizi tanımak ve sizinle mektuplaşmak istiyorum. Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum. Holly'den olumlu cevap geldi ve mektuplar ardı arkasına yazılmaya başlandı. Her yeni mektupta birbirlerinden biraz daha etkileniyor, yüreklerini birbirlerine biraz daha açıyorlardı. 2 sene bu şekilde geçip gitti.

Ewan ve Holly birbirlerine belki binlerce mektup yazmış, her mektuptan ayrı tatlar almışlardı. Ewan'ın ülkeye geri dönme zamanı gelmişti, son mektubunda Holly'i görmek istediğini yazdı. "Ancak seni tanıyabilmem için bana bir resmini gönder lütfen" diye ekledi.

Holly buluşmayı kabul etti fakat resmi göndermedi. "Resmin ne önemi var ki? Bizi ilgilendiren kalplerimiz değil mi? Yakama kırmızı bir çiçek takacağım." dedi. Günler birbirini kovaladı ve Ewan ülkeye döndü. Trenden indiği ilk anda gözleri Holly'i aradı.

Bir müddet bakındı,sonra kalabalığın arasından şimdiye dek gördüğü en güzel kadın belirdi. Uzun boylu,çok güzel, uzun sarı saçlı, masmavi iri gözleri ve mavi elbisesiyle muhteşem bir kadındı. Kadına doğru bir adım attı, ama yakasında hiç bir şey yoktu. Kadın gözlerine baktı ve "Merhaba denizci, benimle gelmek ister misin?" diye sordu.

Tam o sırada güzel kadının omzunun üzerinden, yakasında kırmızı çiçek olan kadını gördü. Kısa boylu, şişman sayılacak kiloda,gri kısa saçlı, tozlu uzun pardösüsü ve kalın bilekleriyle öylece duruyordu. Ewan şaşkındı, az önce hayatında gördüğü en güzel kadından bir teklif almıştı ancak karşısında da yüreğine aşık olduğu kadın duruyordu. Kendini toparladı ve yanından geçen dünyalar güzeli kadına aldırmadan ilerledi. Elinde Holly'le birbirlerini tanımalarını sağlayan kitap vardı.

Elini uzattı,"Merhaba Holly" dedi gözlerinin içi gülerek."Pardon" dedi kadın "Ben Holly değilim. Az önce buradan geçen sarı saçlı mavi elbiseli bayan yakama bu çiçeği taktı ve bunun hayatının sınavı olduğunu söyledi. Sizi garın çıkışındaki cafe'de bekliyormuş..."


http://www.kamilemutlu.com

1 Ağustos 2012 Çarşamba


Daha iyisi var mı?

Vaktiyle, görkemli bir malikanede yasayan, yasli, çok zengin bir adam varmis. Malikane, gözalici güzellikte güllerin yetistigi bir bahçenin içinde yer aliyormus.

Bu yasli zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yasli, tatli dilli bir bohçaci kadin gelir ve yepyeni birbirinden güzel, pahali kumaslarini önce adama sonra çalisanlarina sunarmis...

Bir gün yine Malikane'ye gelmis kadin yeni kumaslariyla, bekleme salonuna almislar onu...
Yasli, zengin ev sahibi biraz gecikince sikilmis kadin ve duvarlarda asili fotograflari incelemeye koyulmus.

Adam gelince "Beyim"demis, "gençlik fotograflariniza bakarken düsündüm de, çok ama çok yakisikliymissin. Mal mülk para desen, malum. Eee pek iyi de bir adamsin tanidigim kadariyla, o zaman niye hiç evlenip aile kurmadin be beyim?"

Adam gülümsemis ve "madem garibine gitti, anlatayim" demis. "Ama önce gül bahçesine çik ve bahçemin en güzel ama en güzel gülünü getir,"demis. "Ama kapiya giderken seç, eve geri dönerken degil!"

Kadin sasirarak "peki" demis ve çikmis bahçeye...
O büyüleyici güllerin arasinda ilerlerken bir türlü karar veremiyormus. "Su güzel, bu güzel, yok yok belki ileride daha güzeli vardir" diye... Fakat bir bakmis ki bahçe kapisina gelmis ve duvar dibinde gölgede kalmis bir kaç çelimsiz gülden baska gül yok?!

Ne yapsin dönerken seçemeyecegi için ve o güller de güzel olmadigi için eli bos dönmüs.

Adam "Hani en güzel gül?" diye sorunca anlatmis durumu...

Yasli zengin demis ki:
"Anladin mi simdi benim tüm hayatim boyunca niye evlenemedigimi? Doyumsuz olmasaydin eger daha güzeli, daha iyisi, bunun rengi, bunun dikeni diye... Ve sarilsaydin dört elle sevdigini, begendigini hissettigin o güzelim güllerden birine, ellerin bombos olmazdi benim gibi yolun sonuna geldiginde...

http://www.kamilemutlu.com

30 Temmuz 2012 Pazartesi



Hayata farklı açıdan bakabilmek

Hayata farklı açıdan bakabilmekle ilgili söyle bir hikâye anlatılır:
"Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar.

Gruptan biri, Kızılderili'dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasinda ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böcegi sesinin geldigini söyleyerek cırcır aramaya baslar.

Arkadasları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettigini söyleyip yollarina devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder.

Kızılderili, yolun karşı tarafina dogru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilligin arasında gerçekten bir cırcır böcegi bulurlar.

Arkadaşı, Kızılderili'ye:
"Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar.

Kızılderili ise;
bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini ister.

Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini
kontrol eder.

Kızılderili, arkadaşina dönerek:
"Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin." der.


http://www.kamilemutlu.com

7 Temmuz 2012 Cumartesi

HARİKA BİR HİKAYEYE NE DERSİNİZ ? OKUMADAN GEÇME !



Halkı tarafından sevilen bir bilge kral, huzuru en güzel resmedecek kişiye büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışan sanatçılar çok güzel resimler yaparlar.

Eserleri saraya teslim ederler. Kral sadece tablolardan ikisini beğenir. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir. Tablolardan birinde güzel bir göl vardır. Göl, bir ayna misali etrafında yükselen dağların aksini yansıtmaktadır. Dağların üzerinde pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süsler. Resme kim baktı ise onun mükemmel bir huzur resmi olduğunda hemfikirdir. Diğer tabloda da sarp ve çıplak dağlar, gri bulutlar vardır.

Öfkeli bir gökyüzünden yağmurlar boşanmaktadır. Resim hiç de huzuru yansıtmamaktadır. Fakat kral resme bakınca şelalenin ardında kayalıklardaki yeşilliği fark eder gülümseyerek. Çatlaktan çıkan küçücük bir çalılık vardır. Çalılığın üstünde anne kuşun yaptığı bir kuş yuvası görünür. Şiddetle akan suyun yanı başında anne kuş yuvasını kurmaktadır. Keşmekeşliğin ve gürültünün içinde muhteşem bir huzur görüntüsü...

Ödülü kim kazanmıştır sizce? Elbette ikinci resim. Neden mi? İşte kralın açıklaması: Huzur, hiçbir gürültünün, patırtının, sıkıntının bulunmadığı yer demek değildir. Bütün zorluklarına, gürültüsüne ve keşmekeşliğine, rağmen yüreğimizin dingin kalabilmesidir ve yüzünüzdeki tebessümün kaybolmaması...



http://www.kamilemutlu.blogspot.com

Kardelen Çiçeği Hikayesi

Şarkı ve şiirlere konu olan kardelen çiçeği romantikliğin ve umudun en güzel sembolüdür. Kardelen çiçeğinin pek çok sembolik adının olmasını...