bahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bahçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2013 Perşembe


Bahçe

Nebraska'da yaşlı bir adam yaşardı. Patates ekini için bahçeyi bellemesi gerekiyordu, lakin bu çok zor bir işti. Tek oğlu olan David ona yardım edebilirdi fakat o da hapisteydi.

Yaşlı adam oğluna bir mektup yazdı ve müşkülatını izah etti.

"Sevgili David,

Patates bahçemi belleyemeyeceğimden kendimi çok kötü hissediyorum. Bahçeyi kazmak için oldukça yaşlanmış sayılırım. Burada olsan, bütün derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahçeyi benim için hallederdin.

Sevgiler Baban."


Birkaç gün sonra oğlundan bir mektup aldı:

"Babacığım,

Allah aşkına bahçeyi kazma, ben oraya cesetleri gömmüştüm.

Sevgiler David."


Ertesi gün sabaha karşı 04.00'te FBI ve yerel polis çıkageldi ve bütün araziyi kazdı. Lakin hiçbir cesede rastlamadılar. Yaşlı adamdan özür dileyerek gittiler. Aynı gün yaşlı adam oğlundan bir mektup daha aldı.


"Babacığım,

Şimdi patatesleri ekebilirsin. Bu şartlarda yapabileceğimin en iyisini yaptım."

Sevgiler David."


http://www.kamilemutlu.com

3 Ekim 2012 Çarşamba


Evlilik

Yeni evli bir çift vardı. Evliliklerinin daha ilk aylarında, bu işin hiç de hayal ettikleri gibi olmadığını anlayıvermişlerdi. Aslında birbirlerini sevmiyor değillerdi.

Son zamanlarda o kadar sık olmasa da, evlenmeden önce sık sık birbirlerini çok sevdiklerine dair ne kadar da dil dökmüşlerdi. Ama şimdilerde, küçük bir söz, ufak bir hadise aralarında orta çaplı bir kavganın çıkmasına yetiyordu.

Bir akşam oturup, ilişkilerini gözden geçirmeye karar verdiler. Her ikisi de, boşanmayı istememekle beraber, işlerin böyle gitmeyeceğinin farkındaydılar.

Erkek, "Aklıma bir fikir geldi" dedi. "Bahçeye bir ağaç dikelim ve eğer bu ağaç üç ay içinde kurursa boşanalım. Kurumaz da büyürse bunu bir daha aklımızdan geçirmeyelim. Bu süre içinde de ayrı ayrı odalarda kalalım." Bu ilginç fikir kızın da hoşuna gitti.Ertesi gün gidip bir meyve fidanı aldılar ve birlikte bahçeye diktiler.

Aradan bir ay geçti. Bir gece bahçede karşılaştılar.
Her ikisinin de elinde içi su dolu birer bidon vardı..


http://www.kamilemutlu.com

2 Ağustos 2012 Perşembe


Kapı

19'uncu yüzyılın büyük İngiliz ressamlarından William Holman Hunt'ın, bir bahçeyi anlatan tablosu Londra Kraliyet Akademisi'nde sergileniyordu.

Hunt'ın "Evrenin Işığı" adını verdiği bu tabloda gece elinde bir fenerle bahçede duran filozof görünüşlü bir adam vardı.

Adam, öteki eliyle bir kapıyı vuruyor ve içeriden sanki bir yanıt bekliyormuşcasına duruyordu.

Tabloyu inceleyen bir sanat eleştirmeni Hunt'a döndü: "Güzel bir tablo doğrusu, ama anlamını bir türlü kavrayamadım" dedi."Adamın vurduğu kapı hiç açılmayacak mı? Ona kapı kolu çizmeyi unutmuşsunuz da..."





Hunt gülümsedi. "Adam sıradan bir kapıya vurmuyor ki..." dedi ve tablosunun anlamını açıkladı. "Bu kapı, insan kalbini simgeliyor. Ancak içeriden açılabildiği için dışında kola gereksinim yoktur..."

Ayrıca, önemli olan bu kapı açıldıktan sonrası....!!!..... Kapının sana her zaman açık olabilmesini sağlayabilmek...


http://www.kamilemutlu.com

1 Ağustos 2012 Çarşamba


Daha iyisi var mı?

Vaktiyle, görkemli bir malikanede yasayan, yasli, çok zengin bir adam varmis. Malikane, gözalici güzellikte güllerin yetistigi bir bahçenin içinde yer aliyormus.

Bu yasli zenginin evine, her hafta belli bir gün, orta yasli, tatli dilli bir bohçaci kadin gelir ve yepyeni birbirinden güzel, pahali kumaslarini önce adama sonra çalisanlarina sunarmis...

Bir gün yine Malikane'ye gelmis kadin yeni kumaslariyla, bekleme salonuna almislar onu...
Yasli, zengin ev sahibi biraz gecikince sikilmis kadin ve duvarlarda asili fotograflari incelemeye koyulmus.

Adam gelince "Beyim"demis, "gençlik fotograflariniza bakarken düsündüm de, çok ama çok yakisikliymissin. Mal mülk para desen, malum. Eee pek iyi de bir adamsin tanidigim kadariyla, o zaman niye hiç evlenip aile kurmadin be beyim?"

Adam gülümsemis ve "madem garibine gitti, anlatayim" demis. "Ama önce gül bahçesine çik ve bahçemin en güzel ama en güzel gülünü getir,"demis. "Ama kapiya giderken seç, eve geri dönerken degil!"

Kadin sasirarak "peki" demis ve çikmis bahçeye...
O büyüleyici güllerin arasinda ilerlerken bir türlü karar veremiyormus. "Su güzel, bu güzel, yok yok belki ileride daha güzeli vardir" diye... Fakat bir bakmis ki bahçe kapisina gelmis ve duvar dibinde gölgede kalmis bir kaç çelimsiz gülden baska gül yok?!

Ne yapsin dönerken seçemeyecegi için ve o güller de güzel olmadigi için eli bos dönmüs.

Adam "Hani en güzel gül?" diye sorunca anlatmis durumu...

Yasli zengin demis ki:
"Anladin mi simdi benim tüm hayatim boyunca niye evlenemedigimi? Doyumsuz olmasaydin eger daha güzeli, daha iyisi, bunun rengi, bunun dikeni diye... Ve sarilsaydin dört elle sevdigini, begendigini hissettigin o güzelim güllerden birine, ellerin bombos olmazdi benim gibi yolun sonuna geldiginde...

http://www.kamilemutlu.com

30 Temmuz 2012 Pazartesi



Hayata farklı açıdan bakabilmek

Hayata farklı açıdan bakabilmekle ilgili söyle bir hikâye anlatılır:
"Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar.

Gruptan biri, Kızılderili'dir. Yolda yürürken insan kalabalığı, siren sesleri, yoldaki iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasinda ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böcegi sesinin geldigini söyleyerek cırcır aramaya baslar.

Arkadasları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettigini söyleyip yollarina devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder.

Kızılderili, yolun karşı tarafina dogru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilligin arasında gerçekten bir cırcır böcegi bulurlar.

Arkadaşı, Kızılderili'ye:
"Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?" diye sorar.

Kızılderili ise;
bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini ister.

Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini
kontrol eder.

Kızılderili, arkadaşina dönerek:
"Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin." der.


http://www.kamilemutlu.com

14 Temmuz 2012 Cumartesi



YARI YOL

Adam ve hayattaki tek arkadası olan köpeği bir kazada birlikte ölmüşlerdi..

Gökyüzüne çıktıktan sonra bembeyaz bulutların arasında dolaşmaya başladılar.

Adam çok susamıştı...

Biraz su bulabilmek ümidiyle yürümeye devam ederken, birden kendilerini muhteşem bir manzaranın karşısında buldular..

Rengarenk çiçeklerle süslü bir bahçe, altından yapılmış bir bahçe kapısı, ve onları karşılayan beyazlar içinde bir kadın..

Adam köpeğiyle birlikte kadına yaklastı ve sordu: "Affedersiniz..Burası neresi?'‘

Kadın ona gülümsedi:"Burasi Cennet, efendim"

Adam bunun üzerine sevinçle Harika...!!!" dedi. "Peki bana biraz su verebilir misiniz? Gerçekten çok susadım"....

Kadın cevap verdi:
"Tabi efendim, içeri girin... içeride dilediginiz kadar su bulabilirsiniz.. böylece adam köpeğine döndü, "Hadi oğlum içeri giriyoruz" diyerek kapıya yürüdü..

ama kadin onu birden durdurdu:
"Üzgünüm efendim, köpeğiniz sizinle gelemez.. hayvanları içeri almıyoruz..."

Bunun üzerine adam bir an durdu, düşündü ve geri dönüp köpeğiyle birlikte geldikleri yolun tam ters yönünde yürümeye koyuldular....
Bir süre geçtikten sonra kendilerini bu kez tozlu çamurlu bir yolda buldular, ve yolun sonunda karşılarına çiftlik girişini andıran bir kapıyla yırtık pırtık elbiseli bir dede çıktı...

Adam sordu:
"Affedersiniz.... bana biraz su verebilir misiniz??"

Dede "içeri gel" dedi.. "kapıdan girdikten sonra sağ tarafta bir çeşme var..."

Adam sordu:
"Peki arkadasım da benimle gelip oradan içebilir mi?"

Dede " Tabii..." dedi..
"çeşmenin yanında köpeğinin de su içebileceği bir kase bulacaksın..."

Bunun üzerine adam kapıdan girdi... biraz yürüdükten sonra sağ tarafta çesmeyi buldu.. Adam çesmeden köpek de oracıktaki kaseden doya doya içerek susuzluklarını giderdiler....

Derken adam geri giderek girişte bekleyen dedeye sordu:
"Su için çok tesekkür ederim... Peki burası neresi..?"

Dede "Burası cennet" dedi.

Bunu duyan adam şaşırdı. "Ama nasıl olur..? az önce burası gibi kırık dökük olmayan muhteşem bir yere gittik ve orasının da Cennet olduğunu söylediler..."

Dede “şu rengarenk çiçeklerle süslü altın kapılı yer mi?" dedi... " ama orası Cehennem.."

Adam iyice şaşırmıştı "Peki ama orası sizin adınızı kullanarak insanları kandırıyor diye hiç kızmıyor musunuz..??"

Dede gülümsedi: "Kızmıyoruz... çünkü onlar kendi çıkarı için en iyi arkadaşını yarı yolda bırakanları Cennet'ten uzak tutuyorlar...."


http://www.kamilemutlu.blogspot.com

12 Mayıs 2012 Cumartesi



GÜL KIZ

Genç adam, işe giderken hergün yolunun
üzerindeki güllerle dolu bahçeye bakmadan
geçemezdi. Her sabah o rengarenk güller içini
neşeyle, sevinçle dolduruyordu. Günler geçtikçe
güllere bakan gözleri, bahçedeki eve takılmaya
başladı . Çünkü, son günlerde o evde, tül perdenin
gerisinde bir genç kızın silüetini görüyordu. Her
geçişinde güllere ve pencerede belli-belirsiz görünüp
kaybolan genç kıza bakmadan edemiyordu.

* * * *

Bir sabah her zamankinden daha erken yola çıktı.
Bahçenin önüne geldiğinde yüreğinin titrediğini,
içinin ürperdiğini hissetti; her gün tül perdenin
arkasında gördüğü kız, bahçede gülleri suluyordu.
Güzel kız, genç adamı görünce yüzü kızararak içeri
kaçtı. Genç kızın hayali gözlerinden kaybolmasın
diye gayret eder gibi gözlerini sabit bir halde bir
güle dikerek öylece kalakaldı. Gördüğü güzelliğin
etkisinde kalmış, sevdalandığını düşünüyordu.
Genç adam, artık hergün bir öncesine göre
biraz daha erken geçiyordu, kızı tekrar görürüm
umuduyla. Fakat tüllerin gerisinde görünüp kaçan
bir silüetten başka şey göremiyor, kahroluyordu.
Genç kız da her sabah heyacanla tüller arkasına
geçiyor, genç adamın gelmesini bekliyordu.

* * * *

Bir gün, genç adam bahçenin önünden geçmedi.
Genç kız gün boyunca boşuna bekledi. Ertesi gün,
daha ertesi gün yine boşuna bekledi, genç adam
gelmedi. Genç kızın yüreğine hüzün doluyordu.

* * * *

Başka bir gün, yine umutsuz gözlerle yola
bakarken, bir grup insanın omuzlarında tabutla
geçtiklerini gördü genç kız. Aklından geçen
korkunç düşünceden tüm vücudunun titrediğini
hissetti, yüreği sıkıştı; yoksa genç adam ölmüş
müydü !.. Genç kız yine hergün tüllerin arkasına
geçiyor, boş gözlerle dışarı bakıyordu. Yüzü de,
artık bakmadığı, sulamadığı gülleri gibi soluyordu.

* * * *

Genç adam bir gün yine geçti bahçenin önünden.
Bir aydır yattığı hastaneden sonunda çıkmış,
ilk iş olarakta güllü bahçenin önüne gelmişti.
Ama ümit içinde geldiği bahçenin önünde, gülen
yüzü asıldı; bahçedeki güller solmuş, pencere kara
perdelerle sımsıkı kapatılmıştı. Genç adam yolda
oynayan çocuklara sordu; "Bu evde kimse
yaşamıyor mu?" Bir çocuk; "İhtiyar bir kadın
yaşıyor." dedi. Genç adam cevabını duymaktan
korkarcasına, başka bir soru sordu ;
" Burda yaşayan genç kız ne oldu ?"
Çocuklardan biri atıldı; "O öldü."dedi, genç adamın
yana düşen kollarını, yaşaran gözlerini görmeden
başka bir çocuk atıldı; "Verem olmuş, dün öldü."

* * * *

Yıllar sonraydı, küçük bir çocuk heyacanla
annesiyle babasının yanına koştu,
güller arasında, sallanan sandalyede
oturan ihtiyar adamı göstererek bağırdı;
"Dedem gülüyor, dedem gülüyor baba !.."
Koşarak ihtiyarın yanına gittiler, gülerken hiç
görmedikleri yüzüne baktılar. Elinde bir gül olan
ihtiyar adamın yüzüne, gerçekten bir gülümseme
yayılmıştı; biten bir hasrete seviniyormuş gibi,
yıllardır görmediği birine kavuşuyormuş gibi mutlu
bir gülümseyişti bu. Fakat gözleri kapalıydı...


http://www.kamilemutlu.blogspot.com

Kardelen Çiçeği Hikayesi

Şarkı ve şiirlere konu olan kardelen çiçeği romantikliğin ve umudun en güzel sembolüdür. Kardelen çiçeğinin pek çok sembolik adının olmasını...