banka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
banka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Mayıs 2013 Cumartesi


Beni sever misin?

İçeri girer girmez neşeyle bağırdı:
- Anne biliyor musun bugün yuvada ne oldu?

- Görmüyor musun ? Telefonla konuşuyorum.

Hiç kimsenin sevdiği şey birbirine benzemiyordu. Annesi telefonu, babası arabayı seviyordu. Herşey erteleniyordu telefon ve araba sözkonusu olduğunda... Bir de eve misafir gelecek oldu mu kendisine hiç yer kalmıyordu. Nerelere gitsindi?

Annesi kapattı telefonu. Mutfaktan tencere sesleri geliyordu. Koşarak yanına gitti:
-Sana yardım edeyim mi ? dedi en sevimli halini takınarak, Annesi manalı manalı baktı:
-Hayırdır. Bir yaramazlık filan ? Bak bir de seninle uğraşmayayım. Çok yorgunum zaten.

Yorgunluk nasıl birşeydi ? Bazen elinde oyuncağıyla uykuya daldığında anneannesi oyuncağı yavasça elinden alır :
-Nasıl yorulmuş yavrucak. Uykunun gül kokulu kolları sarsın seni, diyerek alnına bir öpücük konduruverirdi.

Yorgunluk gül kokulu bir uykuya dalmaksa eğer, neden annesi kendisiyle böyle kızgın kızgın konuşuyordu.

-Anneciğim yorulduğun zaman gül kokulu uykulara dalarsın. Anneannem öyle söylüyor.

-Uykuya dalayım da gül kokuları kusur kalsın.Yorgunluktan ölüyorum.

Bu kelimeden nefret ediyordu."Yorgunum, Yorgun olduğumdan, Böyle yorgun, yorgunken"
-Anneciğim sen yorulma, diye...

-Yemekte konuşuruz çocuğum.Bankada işler yetişmedi. Baban gelene kadar bunları bitirmem lazim.Hadi sen oyna biraz.

Hani siz yoruluyorsunuz ya...Eeee....Bende oynamaktan yoruluyorum. Ne yapayım bilmem???...

Yapılmaması gerekenleri biliyordu da büyükler, yapılması gerekenleri hiç bilmiyorlardı. Işıklar söndü birden. Annesi öfkeyle söylenmeye başladı.

-Mum da yok !! diye diye karıştırdı dolapları el yordamıyla. Çocuk sırtüstü yatıp, anneannesinin köyünü düşündü. Gaz lambasının ışığında deli tavşan masalını anlatışını.

Deli tavşanın duvardaki aksini getirdi gözlerinin önüne. Anneannesi gibi iki ellerini birleştirip işaret parmaklarını yukarı kaldırarak tavşan kafası yaptı. ''Bak deli tavşan'' diyerek parmaklarını oynattı. Yoldan geçen arabaların farları duvardaki tavşana yol açtı. Tavşan alabildiğine hür dolaştı sağda solda.

Otlarla kuşlarla konuştu. Sonra yorgun düştü. Duvardaki görüntü minik avuçların açılmasıyla kayboldu. Kolu yavaşca kanepeden aşağı sarktı. Neden sonra ışıklar geldi.

Kadın çocuğun hiç konuşmadığını akıl etti. Birden kanepeye koştu. Küçücük dizlerini karnına doğru çekerek uykuya dalmıştı. Masanın üstündeki dosyalara baktı igrenerek. Dindirilmez bir pişmanlık doldurdu içini.

Uyandırmaktan korka korka küçük alnına bir öpücük kondurdu. Çocuk sanki bir ipucu bekliyormuşcasına aralanan gözleriyle mırıldandı;

- İşin bitince beni sever misin anne? dedi.

Kadın, sevilmek için randevu alan çocuğuna bakarak sabaha kadar ağladı .



http://www.kamilemutlu.com

7 Aralık 2012 Cuma


Akıl ve Para

New York'ta bir bankanın önünde duran son model Rolls Royce otomobilden inen adam, hızlı adımlarla bankaya girdi ve önüne çıkan ilk görevliye, bireysel kredi icin başvuruda bulunmak istediğini söyledi. Görevli onu, müşteri temsilcisine götürdü. Adam, çok acele bir iş için Avrupa'ya gitmek zorunda olduğunu ve bu nedenle bir hafta vadeli beş bin dolar krediye gereksinim duyduğunu söyledi. Müşteri temsilcisi kısa bir araştırma yaptıktan sonra döndü.

"Ticari ve mali sicilinizi inceledik. Bu krediyi almanız için bir engeliniz yok" dedi ve ekledi:

- Fakat bir konuyu belirtmeliyiz. Bizim bankamızla daha önce hiç çalışmamışsınız. Banka olarak sizi resmen tanımıyoruz. Bu nedenle, söz konusu krediyi verebilmemiz için karşılığında sizden bir teminat almak zorundayız.

Adam cebinden Rolls Royce'un anahtarını çıkardı, bankanın müşteri temsilcisine uzatti:

"Çok acelem var, uçağa yetişecegim, kapıdakı Rolls Royce'umu teminat olarak alabilirsiniz" dedi.

Kredi işlemleri çok hızlı bir biçimde tamamlandı. Rolls Royce otomobili bankanin garajına çektiler, adama da bes bin dolar krediyi verdiler. Muşteri temsilcisi, kisisel merakını gidermek için bir hafta boyunca özel bir araştırma yaptı ve bankalarının bu yeni muşterisinin çok büyük bir iş adamı ve çok büyük bir servet sahibi olduğunu öğrendi. Bir hafta sonra adam yeniden gelip, borcunun anaparası beş bin dolarla, bir haftalık faizi dokuz buçuk doları ödedikten sonra, müşteri temsilcisi bir türlü yenemediği merakının dürtüsüyle sordu:

"Sizin, çok büyük bir iş adamı ve çok büyük bir servetin sahibi olduğunuzu öğrendim" dedi. "Yalnızca kişisel merakımdan soruyorum. Lütfen söyler misiniz, sizin için çok küçük bir miktar olan beş bin dolarlık krediye neden gereksinim duydunuz?"

Adam hafifçe gülümsedi: "Siz de bana lütfen söyler misiniz?" dedi. "Böyle lüks bir otomobili, New York'ta hangi kapalı garaja, bir hafta boyunca dokuz bucuk dolara bırakabilirsiniz?"

(para kazanmak sadece çalışma ve hırsla olmaz,zeka da gerekir..)


http://www.kamilemutlu.com


2 Ağustos 2012 Perşembe


Güven

“İngiltere’de, yargıçların maaşı yoktur. Onun yerine, ihtiyaçları oldukça kullandıkları; kredisi sınırsız çek defterleri yani limitsiz özel harcama yapma yetkileri vardır. İngiliz Devleti, yargıçlarına bu kadar çok güvenir.

Bir gün yargıcın biri bankaya gidip, yazmış olduğu tam 1.000.000 poundluk bir çeki bozdurmak istediğini söylemiş. Tabii ortalık birbirine girmiş. Banka yöneticileri, en üst makamdan onay almadan bu kadar yüksek miktardaki bir meblağı veremeyeceklerini söyleyip hemen İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Başbakanlık gibi kurumlara telefonlar etmişler. Ancak aradıkları her yerden gelen cevap aynıymış: Ödeyin !

Gel gelelim bankada dahi o kadar nakit yokmuş. Yargıca, ertesi gün gelmesi rica edilmiş. Ertesi gün, para bir bavulun içinde hazırmış.

Aradan birkaç gün geçmiş. Yargıç, çıkagelmiş. Parayı bankaya geri vermek istemekteymiş. Banka yönetimi şaşırıp kalmış. Hemen Adalet Bakanlığı’nı bilgilendirmişler. Derhal bakanlık müfettişleri devreye girmiş ve yargıca, bu hareketinin sebebini sormuşlar.

Yargıç: ‘Kraliçe’nin hükümeti, bize gerçekten bu kadar güveniyor mu? Onu sınadım’ cevabını vermiş.

Müfettiş raporları, bakanlığa iletilmiş ve aynı gün yargıç, görevinden azledilmiş. Adalet Bakanlığı, yargıca gönderdiği azil yazısında, gerekçeyi şöyle açıklamış:

‘Kraliçe Hükümeti’nin saygın bir yargıcı, devletine güvenmiyor ve onu sınıyorsa, devlet ona asla güvenmez.’

‘Güven” çok ince bir çizgidir ve asla tek taraflı olamaz.”


http://www.kamilemutlu.com

Kardelen Çiçeği Hikayesi

Şarkı ve şiirlere konu olan kardelen çiçeği romantikliğin ve umudun en güzel sembolüdür. Kardelen çiçeğinin pek çok sembolik adının olmasını...