çiçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
çiçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Mart 2023 Cuma

Kardelen Çiçeği Hikayesi

Şarkı ve şiirlere konu olan kardelen çiçeği romantikliğin ve umudun en güzel sembolüdür. Kardelen çiçeğinin pek çok sembolik adının olmasının yanı sıra bir de hikâyesi vardır. Kardelen çiçeği karların arasında görünmekte olan en nadide çiçek türleri arasında yer almaktadır. Kardelen Çiçeği Nedir? Özellikleri Nelerdir? Karlar arasında büyüleyici görünüme sahip olan kardelen çiçeği çok derin anlamlar taşımaktadır. Bu çiçeğin bilimsel adı Galantus nivalis olarak bilinmektedir. Süt ve kar gibi anlamını ifade eden eşsiz görünüme sahip kardelen çiçeği karların bittiğini ve yeni bir baharın başlangıcı olduğunu ifade etmektedir. Bu sebeple ise yeni umutların işareti olarak da bilinmektedir.Kardelen çiçeği farklı sembolik tanımlarla anlatılmaktadır. Bu tanımlardan ilki ise yeniden doğuştur. Zira bu çiçek kırılgan ve küçük bir yapıya sahip olsa da hayattaki tüm engellerin üstesinden gelebilmenin sembolüdür aslında. Bu sebeple ise yeniden doğuşu işaret eder. Umut ile bağdaştırılır bu nadide çiçek. Kişiye yeni umutların her zaman var olduğunu hatırlatır. Masumiyetin ve saflığın da bir göstergesidir aslında. İnsanın kendi gibi olması gerektiğini öğretir. Bu anlam ise beyaz renginden ötürü gelmektedir. Empati ve şefkati hatırlatır insanlara. Kardelen çiçeği tüm bunların yanı sıra temelde nergis zambağı ailesinden bir parça olarak bilinmektedir. Çok yıllık bitkiler arasında yer almaktadır. Yaklaşık boyları ise 10 cm’dir fakat zehirli bir yapıya sahiptir. Kardelen Çiçeği Hikâyesi Kardelen Çiçeği pek çok şiir ve şarkılarda geçmenin yanı sıra efsanevi pek çok hikâye de konu olmuştur. Bu efsanevi söylemlerden her biri ise birbirinden ilginçtir. Özellikle cennet bahçesi ile ilgili olan efsanesi insanların ilgisini çekmektedir.Kardelen çiçeği Tanrı’nın onu cennet bahçesinden kovması üzerine göz yaz yaşları dökmesi sebebi ile Havva ile bağdaştırılmaktadır. Havva umutsuzluğa kapılmış ve mutsuzdur. Onun bu umutsuzluğundan etkilenmiş bir melek ise kar tanelerini alarak Havva’nın neşelenmesi ve umutsuzluğunun yok olması adına Dünya’ya fırlatır. Bunun üzerine dünyaya atılan kar taneleri parçalanır ve umudun sembolü olarak görülür. Bu da yeni başlangıçları ifade eder. Kardelen çiçeğinin yeni başlangıçları ve umudu ifade etmesinin en büyük sebebi de bu hikâyeden çıkagelir. Fakat kardelen çiçeği hakkında tek hikâye bu değildir. Kardelen çiçeğinin her baharda menekşe ile buluşuyor olması etrafındaki tüm çiçeklerin onu kıskanmasına sebep olurmuş. Zira kışın soğuğunda hiç bir çiçek açmaya cesaret edemezmiş.Oysa o aşkı için onunla birlikte olabilmek ve sevgisini gösterebilmek için yeşermiş. Ne yazık ki onun sevgisine karşılık verebilecek başka bir çiçeğin açmasını beklemiş ve yolunu gözlemiş olsa da hiç gelen olmamış. Bunun üzerine ise kardelen çiçeğinin soğuktan değil tam tersine yaşamış olduğu hayal kırıklığı sebebi ile üzüntüden karlar üzerinde boynunu bükmüş ve gözlerini kapamıştır.

15 Haziran 2013 Cumartesi

SEVEN ADAMLA PAPATYA

Sevgisiz insan, bir gün şans eseri bir çiçek
bahçesinde bulmuş kendini, bahçedeki
çiçekleri hiç düşünmeden ilerlemiş bir süre.
Bir düzlüğün ortasında mola vermiş bir ara.
Etrafına bakmış bir süre, hiç bir çiçek
bir şey ifade etmemiş ona. Sonradan yıkılan
bir ağaç görmüş ve onun yanında bir papatya.
Papatya kendinden emin, o köşede yıkılan
ağacın yanında çıkan rüzgara göğüs geriyormuş.
Papatya o kadar güzelmiş ki...Sevgisiz insan
sevgiyi tanımış. Buna şaşırmış. Alışamamış,
ne yapması gerektiğini bilememiş. Pek tabii
bildiğini sanmış... Papatyayı sevmiş, okşamış,
rüzgar ona zarar vermesin diye araya girmiş
oturmuş... Papatya bir süre tekrar dikleşmiş.
Papatyanın zarar görmesinden öylesine
korkuyormuş ki, böylesi bir güzelliğin sonsuza
dek sürmesini, o kadar çok istiyormuş ki...
Papatyanın, ellerine dokunduğu her an, onu
hissettiği her an kendini dünyanın en mutlu
insanı hissediyormuş... Sevgiyi öğrenen adam,
gerek papatyayı korumak için gerekse ona olan
doyumsuzluğundan dolayı papatyayı koparmayı
ve yanına almayı istemiş. Onu bu bahçeden
koparmak ona çok doğru gelmiş çünkü, onu
yanında hep koruyabilecek, sevebilecekmiş.
Papatyayı hiç düşünmeden çekmiş,
koparmaya çalışmış, papatya buna direnmiş,
direnmiş. Seven adam anlayamamış
bu direnci, daha da güçle yüklenmiş papatyaya.
Aklı o zaman neredeymiş, kim bilir...
Papatya gün geçtikçe solmuş, solmuş...
Adamın gölgesi onu öyle bir kapıyormuş ki,
soluk almasını engelliyormuş. İşin garibi
adam bunu görsede anlayamıyormuş,
papatya soldukça üzerine daha çok titriyor,
iyice kapıyormuş güneşini. Sevmeyi yanlış
öğrenen adam, en sonunda dayanamamış
ve papatyayı tüm gücüyle kendine çekmiş.
Tüm dünyaya ne mutlu.. Ve o salak adama
ne mutlu ki, papatya herşeye rağmen
direnebilmiş gücü kalmasa da. Ama bu
direniş o kadar büyük bir güç gerektirmiş ki,
o herşeyden çok sevdiği papatya boynu bükük
kalmış... Seven adam işte o noktada her şeyi
görmüş ve anlamış, yaptığının acısı ona
öyle bir koymuş ki, sendeleyip yere düşmüş.
Hayatında tanımadığı acıyı çekmiş adam.
Hayatta kendini ilk defa haksız, ilk defa
bencil, ilk defa küçük hissetmiş. Ağlamak
para etmezmiş, üzülmekte. Güneş de
hemen fayda etmezmiş papatyaya.
Sevmiş adam, bir çiçeğe nasıl davranması
gerektiğini görmüş gözündeki perdeler
kalkınca... Ağlayarak çiçeğin yanında durmuş,
rüzgara karşı kendini siper etmiş yine ama
çiçeği ne koparmaya çalışmış bir daha, ne de
üzerinde gölge etmeye... Papatya, tekrar mutlu
bir şekilde bütün asilliğiyle ve gücüyle dimdik
ayakta durana kadar bekleyecekmiş öylece,
yakınında olacakmış çünkü, çiçeğin ona ihtiyacı
olacağı bir zaman olursa o da o anda çiçeğinin,
papatyasının yanında olacakmış. Seven adam,
papatya onu bir daha hiç sevmese bile, onu
sonsuza dek sevecekmiş, çiçek isterse uzakta,
çiçek isterse yakında... Çünkü seven adam için
değerli olan tek şey varmış, o da çayırda
tek başına ayakta durmaya çalışan eşi benzeri
olmayan güzellikteki o tek papatya.


http://www.kamilemutlu.com

7 Haziran 2012 Perşembe




ÇİÇEK İLE SU

Günün birinde bir çiçekle su karşılaşır ve arkadaş olurlar. İlk önceleri güzel bir arkadaşlık olarak devam eder birliktelikleri, tabii zaman lâzımdır birbirlerini tanımak için.

Gel zaman, git zaman çiçek o kadar mutlu olur ki, mutluluktan içi içine sığmaz artık ve anlar ki, su'ya aşık olmuştur. İlk kez aşık olan çiçek, etrafa kokular saçar, "Sırf senin hatırın için ey su" diye.

Öyle zaman gelir ki, artık su da içinde çiçeğe karşı birşeyler hissetmeye başlamıştır. Zanneder ki, çiçeğe aşıktır ama su da ilk defa aşık oluyordur.

Günler ve aylar birbirini kovalalar ve çiçek acaba "Su beni seviyor mu?" diye düşünmeye başlar. Çünkü su, pek ilgilenmez çiçekle. Halbuki çiçek, alışkın değildir böyle bir sevgiye ve dayanamaz.

Çiçek, suya "Seni seviyorum der. Su, "Ben de seni seviyorum" der. Aradan zaman geçer ve çiçek yine "Seni seviyorum" der. Su, yine "Ben de" der. Çiçek, sabırlıdır. Bekler, bekler, bekler.

Artık öyle bir duruma gelir ki, çiçek koku saçamaz etrafa ve son kez suya "Seni seviyorum." der. Su da ona "Söyledim ya ben de seni seviyorum." der ve gün gelir çiçek yataklara düşer.

Hastalanmıştır çiçek artık. Rengi solmuş, çehresi sararmıştır çiçeğin. Yataklardadır artık çiçek. Su da başında bekler çiçeğin, yardımcı olmak için sevdiğine. Bellidir ki artık çiçek ölecektir ve son kez zorlukla başını döndürerek çiçek, suya der ki; "Seni ben, gerçekten seviyorum."

Çok hüzünlenir su bu durum karşısında ve son çare olarak bir doktor çağırır nedir sorun diye. Doktor gelir ve muayene eder çiçeği. Sonra şöyle der doktor: "Hastanın durumu ümitsiz artık elimizden birşey gelmez."

Su, merak eder, sevgilisinin ölümüne sebep olan hastalık nedir diye ve sorar doktora. Doktor, şöyle bir bakar suya ve der ki: "Çiçeğin bir hastalığı yok dostum. Bu çiçek sadece susuz kalmış, ölümü onun için" der.

Ve anlamıştır artık su, sevgiliye sadece "Seni seviyorum" demek yetmemektedir.


http://www.kamilemutlu.blogspot.com

Kardelen Çiçeği Hikayesi

Şarkı ve şiirlere konu olan kardelen çiçeği romantikliğin ve umudun en güzel sembolüdür. Kardelen çiçeğinin pek çok sembolik adının olmasını...