hedef etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hedef etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2016 Pazar

Hiç Hayallerinizden Sıfır Aldınız Mı?

Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası. Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı.

Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi Gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı Kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı.

"Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk. "Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası. "Paran yok. Gezginci bir Aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi: "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."

Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. "Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!"

Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi. "Ben de hayallerimi."

O orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor.

Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı. Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi.

Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, "Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Allah' tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın."

www.kamilemutlu.com

14 Ağustos 2012 Salı


Köpekbalığı

Japonlar taze balığı hep çok sevmislerdir. Fakat japonya sahillerinde bol balik bulmak mümkün olmamaktadir.

Balıkçılar, Japon nüfüsu doyurabilmek için daha büyük tekneler yaptırıp daha uzaklara açilabilmislerdir. Balik icin uzaklara gidildikce, geri dönmesi de daha çok vakit alır olmuştur. Dönüs bir - iki günden daha uzarsa, tutulan balıkların da tazeliği kaybolmaktadir.

Japonlar tazeliği kaybolmuş balığın lezzetini sevmemişlerdir. Bu problemi çozebilmek icin balıkçılar teknelerine soguk hava depoları kurdurmuslardır.

Boylece istedikleri kadar uzağa gidip, tuttuklarını da soğuk hava deposunda dondurulmus olarak saklayabileceklerdi.

Ancak Japon halkı taze ile donmus balik lezzet farkını hissedebiliyor ve donmuş olanlara fazla para ödemek istemiyorlardı.

Balıkçılar bu defa teknelerine balık akvaryumları yaptırdılar. Balıklar içeride biraz fazla sıkışacaklardı, hatta, birbirlerine çarpa çarpa birazda aptallaşacaklardı, ama yine de canlı kalabileceklerdi. Japon halkı canlı olmasina rağmen bu balıkların da lezzet farkını anlayabiliyorlardı.

Hareketsiz, uyuşmuş vaziyette gunlerce yol gelen balığın, canlı, diri hareketli taze baliğa göre lezzeti yine de etkilenmisti.

Balıkçılar nasil olacakta Japonya'ya taze lezzetli balığı getirebileceklerdi ?
.....

Siz olsaydınız ne yapardınız ?

Hedeflerinize ulaşır ulaşmaz, mesela mükemmel bir eş buldunuz veya cok basarılı bir firmaya girdiniz, borçları ödediniz v.s. Heyecanınız kaybolmaya
başlamaz mı? Aşırı çalısmanız gerekmiyorsa rahatlamaz mısınız? Lotoda büyük ikramiyeyi kazananlar parayı savurmaya başlamaz mı ?

Japonların Taze balık probleminde olduğu gibi çözüm aslında basittir. 1950'lerde L.Ron Hubbart'in gözlemlediği üzere "İnsanoğlu ancak hırs iddiasi icinde bulunursa anormal çabalar sarfeder."

Ne kadar akıllı, uzman, inatçı iseniz iyi bir problemle uğraşmaktan o kadar zevk alırsınız. Problem sizi ne kadar zorluyorsa ve siz onu adım adım çözebiliyorsanız bundan da o derece mutluluk duyarsınız, heyecan duyarsınız ve enerji dolu, canlı, ayakta kalırsınız.

Japonlarda balıkları yine teknelerindeki akvaryumlarda tuttular, ancak içine kücük bir de köpekbalığı attılar. Bir miktar balık köpekbalığı tarafindan yutulmustu, ama geride kalanlar son derece hareketli ve taze kalabilmislerdi. Buradan da görüleceği üzere problemlerden, uzaklaşmaktansa içine atlamak, boğuşmak ve onları yenmek gerekir.

Problemimiz çok ve çesitli olabilir. Ümitsiz olmayın. Onları tanıyın, organize edin, kararlı olun, daha cok bilgi ve yardim desteği ile onlarla savaşın.

Beyninize bir köpekbalığı atın ve nelere ulaşabileceğinizi o zaman görün.



http://www.kamilemutlu.com

Kardelen Çiçeği Hikayesi

Şarkı ve şiirlere konu olan kardelen çiçeği romantikliğin ve umudun en güzel sembolüdür. Kardelen çiçeğinin pek çok sembolik adının olmasını...